Liyakat Karnavalı

Liyakat Karnavalı

LİYAKAT KARNAVALI (!)

Bugün liyakat öylesine içi boşaltılmış ve anlamını kaybetmiş bir değer ki bizler için… Artık günümüzde liyakat denince “liyakatsizlik”, “kayırmacılık”  ve “torpil” gibi hemen hemen hepimizin canını yakan konular akıllara gelmekte…

Sözlük anlamına bakacak olursak ise liyakat; layık olma, yaraşırlık ve uygunluk anlamlarında kullanılıyor. Oysa her alanda normalleşen kayırmacılık ve iş hayatının vahşileşen rekabet ortamı gösteriyor ki; işe alım konusundaki sergilenen yaklaşımlar liyakate dayalı olmaktan çok uzak…

Liyakatin Sonu 

Nerede kaldı uzmanlık nerede kaldı liyakat?

Dahası arka planda hep bir rol çalma ve hileli zar atma söz konusu.

Kime dokunsanız bin “ah” işitiyorsunuz!

Elbette, herkes başarılarıyla olduğu kadar başarısızlıklarıyla da yüzleşmeli bu hayatta.

Zaten hiç kimse de “elimizi attığımız her iş olsun” demiyor! Ama bir şey var!…

Bir yerden sonra bu süreçlerin içinden geçen herkes, işlerin nasıl yürüdüğünü az çok çözebiliyor.  Nitekim haklı olarak da “Niye hak ettiğimiz hiçbir yerde olamıyoruz?” diye bir soru sormaktan da kendini alıkoyamıyor insan.

Öyle ki “torpil” konusu daha işe başvurma aşamasında bile içinize kurt düşürmeye yetiyor.

Liyakatın Sonu

Liyakatın Sonu

Buram Buram Nepotizm

Torpil deyip geçmeyin! Birileri sırf kayırmacılık, hemşehricilik, adamcılık ve dayıcılık gibi avantajlardan yararlanarak aslında sizin olmanız gereken yerlere getirilebiliyor. Böyle olunca da ne lisans ne master ne yabancı dil ne de liyakatın hiçbir anlamı kalmıyor.

Kurumsallığa rahmet okutan şirketlerimiz de buram  buram nepotizm kokuyor artık.

Zaten liyakatin olduğu bir yerde, başvuranlar birbirleriyle etkin bir şekilde rekabet etme şansına sahip olur. Böylelikle de ne akraba kayırmacılığı ne de eş dost hatırının esamesi okunur.  İş başvurusu, yazılı sınav ve sözlü mülakat gibi işe alma sürecinin en önemli parçalarını ise kendimize benzetmeyi başardık. Bu konuda da işler kuralına göre değil kitabına göre uyduruluyor.

Bu yüzden de çoğu ilan edilen pozisyon bireysel ilişkiler ve arkadaşlık temelinde veriliyor. Şayet kuruma dışarıdan girecek bir personeli işe almaya korkuyorsan ya da güvenmiyorsan ne diye çarşaf çarşaf kariyer sitelerine, gazetelere ve sosyal medya platformlarına bunca ilan?

LİYAKAT KARNAVALI

LİYAKAT KARNAVALI

Ama bayılıyoruz kurumsal görünmeye… Amaç hep görüntüyü kurtarmak… Ne kurumsallıktan vazgeçebiliyoruz ne de kayırmacılıktan!

Zaten liyakat temelli bir bakış açısına sahip hiçbir kurum ve yönetici sırf kurum içi referansı var diye birini işe almaz. Bunun yerine işe başvuranın eğitimine, kıdemine ve işe yatkınlığına bakılır. Olması gereken bu ama uygulamada ne kadar oluyor? O da ayrı bir konu…

Bunun da ötesinde işe uygun olsanız bile son aşamada mülakat denen öznel bir değerlendirmeye tabi tutuluyorsunuz. Burada ise asıl soru şu: Kimin daha iyi, değerli ve işe layık olduğunu kim belirliyor? Kime göre ya da neye göre karar veriliyor? Peki ya mülakatta sizi değerlendirenler bilinçli veya bilinçsiz önyargılarına yenik düştüyse?

Liyakat Karnavalı

Liyakat Karnavalı

İsim, Cinsiyet Ve Fotoğraf Körü İşe Alım

İşte bu nedenle mülakat yerine yazılı sınav son düğümü çözmelidir. Pekala, yazılı sınavla da adaylar sorulanları cevaplayabilir ve tıpkı sözlü mülakatta olduğu gibi yetenek, teknik bilgi ve yeterliliklerini gösterebilirler! Ama bazılarının işine gelmez.

Eş dost hatırıyla bir yerlere girmek isteyenler ve “kafama göre seçerim” diyen yöneticiler için bu bir kâbus senaryosudur.

Çünkü bu sayede hem yöneticinin işe almamak üzere devreye soktuğu öznel kriterler hem de yetersizlikten dolayı reddedilen adayların bahaneleri ortadan kalkmış olur.

Diğer yandan yurt dışındaki gibi bizde de “isim, cinsiyet ve fotoğraf körü” işe alım prensipleri acilen uygulanmaya başlanmalıdır. Ama maalesef işe alınacak kişinin becerileri yerine hala ismi, memleketi, fotoğrafı, yükselen burcu ve cinsiyetiyle ilgileniyoruz!

İsim, Cinsiyet Ve Fotoğraf Körü İşe Alım

İsim, Cinsiyet Ve Fotoğraf Körü İşe Alım

Yine maalesef kurumların yüzde 99’u “Fotoğrafsız başvurular asla kale alınmayacaktır.” diyerek duyuruyor iş ilanlarını. Neden mi? Çünkü yöneticiler dahi neyi baz alacakları konusunda hala kararsız bir durumdalar.

Bu durum ise insanları dış görünüşüyle veya giyim stiliyle değerlendiren elitist bir yaklaşımı ve ayrımcılık gibi bir riski de beraberinde getiriyor.

Bunun yanı sıra sadece kadın adaylar veya erkek adaylar gibi cinsiyetçi bir bakış açısı da bu işlerin tadını kaçırdı gerçekten… Gerek erkekler gerekse kadınlar açısından son derece haksız ve ayrıştırıcı olan bu cinsiyetçi değerlendirme kriterlerinden de bir türlü vazgeçilemiyor nedense! Yani anlayacağınız, bu işin cast ajansı seçmelerinden bir farkı kalmayacak böyle giderse…

Adınız, yaşınız, boyunuz, kilonuz, fotoğrafınız vs… Dolayısıyla bu tarz son aşama mülakat değerlendirmelerinin söz konusu bilgilerle ve yüz yüze değil; tamamen mezuniyet, yetkinlik ve eğitime dair kör görüşmeler şeklinde yapılması gerekir. Ancak bu şekilde liyakate dayalı bir yaklaşımdan söz edilebilir.

“Liyakat Karnavalı”

Fatih ÇELİK 
reporterkfc@gmail.com

Sizde yorumlarınızı aşağıya bırakabilirsiniz!

Blog

Bir yanıt yazın