Asgari Ücretle En Mükemmeli İsteyenler

Asgari Ücretle En Mükemmeli Arayanlar!

Asgari Ücretle En Mükemmeli Arayanlar!

Asgari Ücretle En Mükemmeli Arayanlar!

Patronların ya da yöneticilerin işe alacakları kişide aradıkları kriterler; öylesine allı pullu, ütopik ve rasyonellikten uzak ki bu ilanlara bir bakan bir daha bakamıyor!

Maalesef, bazı işverenlerin rüyalarını süsleyen ve asla ulaşılmaz olduğu aşikâr olan bu kriterler; neredeyse birbiriyle hiç alakası olmayan bilgi, deneyim ve yetkinliklerle bezeli!

Dolaysıyla da ister yeni mezun olun, ister kariyerinde yükselmek isteyen bir profesyonel olun, bu kriterlerin hepsini birden karşılamanız mümkün değildir!

Son zamanlarda çıkan iş ilanlarının en can sıkıcı tarafı: “Her şeyi en iyi bilen ama asgari ücretle çalışmaya razı olan o mükemmel eleman!” tanımlaması olsa gerek. İşin ironisi bir yana, cümleler aynen böyle olmasa da altta verilen mesaj aynen budur.

Diğer yandan bu durum, insanın yaratılışına da aykırı bir taleptir. Yine üzücü olan ve işverenlerin anlamak istemedikleri acı gerçek şu ki; kimse alanında her şeyi çok iyi bilemez!

Bu bitmez tükenmez talepleri sıralayanlar ya işi bilmiyorlar ya da kasıtlı olarak yapıyorlar bunu. İşte bu yüzden de mezun olduğu alanda bilgili ve donanımlı pek çok kişi ya iş aramaktan soğutuluyor ya da sektörün dışında bırakılıyor.

Çünkü çoğu ilanda insanları adeta işe başvurmaktan alıkoymak için akla hayale gelmeyen ve uçsuz bucaksız beklentiler sıralanıyor.

Bazı İlanlar  “Troll” Olabilir Mi? 

Asgari Ücretle En Mükemmeli Arayanlar!

Bazı İlanlar  “Troll” Olabilir Mi?

Aslına bakarsanız ilanlara hâkim olan bu yaklaşım, hem işverenlerin zamanından çalmakta hem de alan dışı ve uzmanlaşmayı ortadan kaldıran istihdamlara yol açmaktadır.

Örneğin; sayısal mezunları,  sözel mezunlarının olması gereken yerlerde istihdam edilirken, sözelciler ise kel alaka işler yapmak durumunda bırakılmaktadır. Böylelikle de “Sosyal Bilimler” alanına giren işlere baktığınızda sayısal çıkışlı bölümlerin hükümranlığını görmek mümkündür. İşverenler ise genellikle şöyle bir yanılgı içindedir:

“Mühendis, avukat, ekonomist olmak daha zordur. İletişimciler ise entel dantel tiplerdir ve kolay lokmadır. Bu nedenle  “vur iletişimciye!” yapılır ve ömür boyu stajyer olarak kalmaları istenir.  Buradan hareketle olan daima iletişimcilere olur!

Sayısal mezunları bu sektörde her işi yapabilirken, tam tersine bizlere ise kapılar her alanda sonuna kadar kapalıdır.

Ne yazık ki bu sektör, benzer şekilde sadece sayısal ve eşit ağırlık bölümlerden mezun oldukları için ihya edilen ve işe alınanlarla doludur. Yani kaybeden her koşulda ve her zaman iletişimcilerdir.

Eleman Aranıyor

Eleman Aranıyor

Bununla birlikte işverenlerin bulunmaz Hint kumaşından farksız özelliklerle tarif ettiği ve bir türlü arayıp ta bulamadıkları bu nitelikler hem uzmanlaşmayı baltalamakta hem de mezunların iş bulma olanaklarını her geçen gün imkânsız hale getirmektedir.

Sırf bu nedenle insanlar, artık iş ilanı görmekten bile nefret eder hale gelmiştir.

Esas soruya gelirsek: Acaba herhangi bir iş ilanında sıralanan ve erişilmez olan bütün o kriterleri gerçekten sağlamanız gerekiyor mu? Cevabın “Hayır!” olduğu son derece açık…

Bir grafik tasarımcısının veya sosyal medya uzmanının satış veya modellik yapmayacaksa etkileyici bir dış görünüşe ve güzel bir gülüşe sahip olmasının bir anlamı var mı?

Asgari Ücretle En Mükemmeli Arayanlar!

Dış Gorünüşün İş Görüşmesinde Bir anlamı var mı?

Aynı şekilde birebir çeviri yapılmayacaksa mükemmel seviyede yabancı dil bilgisine de hiç gerek yok!

Ayrıca temel ya da orta seviyede bir yabancı dil ile pekâlâ yapılabilecek işlerin, atla deve yapılmasını da anlamak mümkün değil doğrusu! Burada günümüz tabiriyle ifade etmek gerekirse; bir “trolleme” ve “trollenme” söz konusu. Yani alenen aklımızla alay ediliyor.

Üstelik uygun görülen ücretler de ayrı bir trajedi! Komik diyemiyorum… Çünkü 10 kişilik iş, bir kişiye yıkılırsa bu bir insanı 24 saat içinde Hacamat etmeye yeter de artar bile! Ayrıca çalışanların hem ruh hem akıl hem de beden sağlığını bu kadar zorlamak niye?

10 kişilik iş bir kişiye yıkılırsa

10 kişilik iş bir kişiye yıkılırsa

Ve bu da yetmezmiş gibi işverenler tarafından “işine gelirse” şeklinde bir yaklaşım sergilenmesi epey düşündürücü!

Ne yazık ki bu alanda gerçeklerin dürüst bir şekilde tartışılması hiç kolay değil! Bunları dile getirdiğinizde:  Staj yaptın mı?”, “Kendini geliştirdin mi?”, “Şunu yaptın mı?”, “Bunu denedin mi?”,  “Süründün mü?” “Sirkte trapezin kralını yaptın mı?”  ve “Tecrübe kazandın mı?” gibi bir yığın ezberlenmiş soruyla muhatap oluyorsunuz.
Staj yaptın mı

Staj yaptın mı?

Evet, duymak istediğiniz buysa: Yaptım ancak hiçbir faydasını da görmedim! Sürekli gerçekleri dile getirenleri suçlamak gibi bir moda var günümüzde.

Sanırım, bu modaya yeni yetme tuzu kurular ve ne oldum delisi olmuş bir koro da ekleniyor bazen. Onlar da kendilerine ezberletilen sömürü stajyerlik sistemini ballandıra ballandıra övüyor ve bu zincir böyle eklene eklene büyüyor.

Zaten bir yerde herkes aynı şeyi söylüyorsa bunun ciddiye alınır bir tarafı da kalmıyor.

“Rüzgârgülü” Tipler

Bu noktada konuyla bağlantılı olarak söz konusu bir noktayı daha eleştirmek istiyorum. Önceki yazılarımda bir arkadaşımız yorumlarda benden özellikle bu konuyu işlememi rica etmişti ve özellikle sektöre yeni girenlere bazı kışkırtıcı tiplerin“illallah” dedirttiğini dile getirmişti. Nitekim konuyu biraz da bu açıdan deşmek istiyorum.

Bazıları güncel tabirle “yalakalık” yapmaya veya eskilerin diline pelesenk olmuş tanımıyla da“yağ çekmeye” pek bayılıyor! Bu sayede birilerinin önüne geçip bazılarının da ayağını kaydırmaya çalışıyorlar.

 

Diğer yandan bu tipleri nerede görseniz bir bakışta tanıyabilirsiniz. Öyle ki söz konusu tipler her zaman konuya, statüye ve kişiye göre konum alırlar. Bukalemun gibidirler. Bir bakarsınız bir gün size iyi davranırlar ya da tam tersi koca bir iş gününü burnunuzdan getirirler.

Bazen de hiç bulaşmazlarsa “Oh, bugünü de kazasız belasız atlattık” dersiniz. Bazen ise bu tipler, bir bakarsınız sizin için kulislerde fokur fokur dedikodu kaynatırlar ve birdenbire herkesi size düşman ederler.

Sözlerinde de hiç durmazlar, işleri yokuşa sürerler veya başka bir deyimle “rampa yaparlar”, sonra da anında başka yöne dönerler ve bir taraftan diğerine fırıl fırıl dönerler! Eh, sırtlarında yumurta küfesi yoktur ya! İş arkadaşlarını ise hiç düşünmeden satarlar. Nereye giderseniz gidin. Hangi sektörde çalışırsanız çalışın. Bu tiplerle karşılaşmama ihtimaliniz yoktur!

Dedikoducular
Dedikoducular

Dedikoducular

Bir de dedikoducu iş arkadaşları var. Böyle iş arkadaşlarınız varsa nerede, ne konuştuğunuza ve ağzınızdan çıkan her kelimeye çok dikkat etmelisiniz. Böyleleri sizi yaptığınız iş ve başarılarınızla değil; özel hayatınızdan vurmaya kalkar.

Bunlara sakın ser verin sır vermeyin! Bir kere iş yerinde herkesin okul ya da çocukluk arkadaşınız olmadığını unutmayın! Dolayısıyla bu dedikoducu tiplere asla malzeme vermeyin. Çünkü bu tiplerin en temel özelliği; iş ve kariyer hareketlerinizi değil tamamen özel hayatınızı didikliyor olmalarıdır.

Yine bu kişiler ağızdan laf alma konusunda da çok beceriklidirler. İyi niyetli gibi yaklaşarak; “Bugün çok düşüncelisin. Acaba moralin mi bozuk ya da bir şeye canın mı sıkıldı derler?”  Sanki kırk yıllık dostunuz gibi yaklaşır ve özel verilerinizi zamanı gelince kullanmak üzere özenle kaydederler.

Özellikle sizinle alakalı dedikodu olabilecek bilgileri veya ailenizle yaşadığınız sorunları böyleleriyle asla paylaşmayın! Yoksa başınıza iş alırsınız. İş ortamında duygularınızı değil daima düşüncelerinizi yansıtın.

İş yerleri neredeyse tüm zamanımızın en büyük bölümünü geçirdiğimiz yerler olduğu içindir ki herkes ilk zamanlarda bu hataya düşer. Öyle veya böyle zayıf bir anınızda açık verirsiniz.

Böylesi durumlarla karşılaşmamak için her zaman duygularınızı iş yerinin eşiğinde bırakıp kapıdan girmenizi öneririm. Asla işe duygularınızı getirmeyin. Yoksa canınız çok yanar! Evet, belki iş arkadaşlarımızı seçemeyiz!

Ancak kiminle neyi nasıl konuşacağımızı biz belirleriz. O yüzden görünüşe aldanmayın diyorum.  Ve maskeler düştüğünde nasıl biriyle karşılaşacağınızı asla bilemezsiniz.

İnsanları tanımak o kadar zor ki!…

“Asgari Ücretle En Mükemmeli Arayanlar!”

Fatih ÇELİK 
reporterkfc@gmail.com

İnstagram’da yazıya ulaşmak için şuradan erişebilirsiniz!

Sizde yorumlarınızı aşağıya bırakabilirsiniz!

Blog

Bir yanıt yazın