Teknik bir krizin mizahla nasıl marka efsanesine dönüştüğünü gösteren bu nostaljik reklam bize 20 yıl sonra pazarlama hakkında ne öğretiyor?
Eskiden reklam bittiğinde geriye akılda kalan karakterler olurdu, bugün ise sadece kampanya tarihleri… Galiba kimse 20 yıl sonrasına bir miras bırakmayı hedeflemiyor. Ancak 2001 yılında yayınlanan Yılmaz Erdoğan Telsim reklamı, hikaye anlatıcılığının gücüyle bunun tam tersini kanıtlıyor.
Telefon çekmiyordu ama reklam çekiyordu!
Marka, o dönemin en büyük sancısı olan “kapsama alanı” sorununu halı altına süpürmedi. Aksine, ayakkabı boyacısının o unutulmaz taklidiyle durumu mizaha vurdu. Teknik bir kusuru dramatize etmek yerine, hayatın içinden samimi bir anla normalleştirdi.
Satmadı, bağ kurdu. İşte bu yüzden yıllar geçse de, marka değişse de bu Yılmaz Erdoğan Telsim Reklamı filmi hafızalardan silinmedi. “Bugün neden böyle reklamlar yok?” sorusunun cevabı, belki de o samimiyette gizli.
Marka yönetimi ve reklamcılık sektörü hakkında en güncel haberleri takip etmek için tıklayın.
