Taç Bafra Yazıları - Yazmak ve Yaşamak

Yazmak ve Yaşamak

Yazarlarımızdan Taç Bafra, “Yazmak ve Yaşamak” yazısı ile karşınızda!

“Taç Bafra yazmak ve yaşamak”

Yazmak ve Yaşamak:

Bence sevmek yeterlidir yaşamak için. Diğer bütün şeyler bundan sonra gelir. Ben bu diğer şeylerden ‘’ yazmak’’  üstüne bir şeyler karalayacağım bu yazımda.

Hayatımın her döneminde yazı oldu gibi klişe bir laf edemiyeceğim çünkü bu büyük bir yalan olur.

ZORLANMADAN YAZILIR MI?

Ama son 3-4 yıldır yazmak üstüne yoğunlaştım ve yazarken ne kadar zorlandığımı size anlatamam, şu an halen bir roman yazmaktayım ve zorlanışımın altında yatan en büyük etken derinlerde yatan binlerce düşüncenin ve duygunun su yüzüne çıkması için çabalayışımın verdiği yoğun acıdır.

Bir bakıma her yazdığınız kelimede beyniniz yerinden çıkmak ister ve bağımsızlığını kazanmak ister gibi size bağırır ve der ki yeter artık beni deşme üstüme gelme beni kurcalayıp durma.

Belki de sadece benim tepkilerim yazma karşısında böyle, belki başka insanlar küçük birer deha edasıyla peynir ekmek gibi yazıyorlar ve düşüncelerini ve duygularını kolayca harekete geçirebiliryorlar.

Taç Bafra - Zorlanmadan Yazılır mı?

Zorlanmadan Yazılır mı? – Taç Bafra

YAZARKEN KENDİM OLMAYA ÇALIŞIYORUM

Yazarken en çok dikkat ettiğim şey samimiyetimi kaybetmemek, samimiyetsiz bir insanla karşılaştığımda örneğin, tüyleri diken diken olan biriyim ben, dünyanın en azgın sularıyla  bir kanonun içinde denizde tek başıma kalmayı yeğlerim bu tip bir insanla aynı ortamda kalacağıma.

Yazarken düşüncelerimi bazen heyecana kapılıp abarttığım olur ama bu tip yazılarıma da nihayetinde benim bir parçam oldukları için yer vermekten kaçınmam.

Yazarken cümlelerin mükemmel olması için çaba göstermem ve edebi bir kaygı taşımam, bu yüzden çok eleştiri aldım ama ben buyum  bir sanatçı gibi yazmayı arzulamıyorum.

Elbetteki benzetmeler betimlemeler olacak romanımda ama bunu ilk baştaki yazdığım halinde ele almıyorum.

Genel hatlarıyla yazılıp bittiğinde romanım tekrar gözden geçireceğim ve betimlemeler ve teşbihler için ikinci bir akıl oyunları turuna çıkacağım yazdıklarımla beraber.

YAZAR DEDİĞİN ATAR

Bir çok yazar yazdıkları onlarca sayfayı çöpe atıp tekrar yazdıklarını itiraf ederler. Yazar olmak için günde en az  beş saat bütün yaratıcılık sancılarına katlanarak çalışmanız gerekir.

İsteğiniz her şeyi de yazamazsınız toplumun duyarlılıklarını, hukukun üstünlüğünü göz önünde bulundurmak zorundasınız.

Belki de zorunda değilsiniz ama hoşlanmadığınız bir şeyden çoğunluk hoşlanıyorsa o zaman size karşı çıkışların ve sert eleştirilerin merkezi olmaya da alışmalısınız.

Taç Bafra - Topluma karşı gelmenin anlamı yok

Topluma karşı gelmenin anlamı yok – Taç Bafra

TOPLUMLA KARŞI KARŞIYA GELMENİN ANLAMI YOK

Toplum adı üstünde bir aradadır ve bir linç programı her zaman arşivinde hazırdır  ve sizin aleyhinize bu program çalışmaya başladığı zaman işiniz çok zor demektir.

Bu nedenle her zaman eliniz klavyeye veya kaleme giderken tetikte olmak zorundasınız. Ben açıkçası toplumla uyuşmayan veya genel geçer değerleriyle uyuşmayan bazı duygulara sahip olduğum halde bunları her hangi bir yazımda ve ya romanımda gündeme getirmiyorum. Çünkü genel olarak insanları seviyorum ve konuşulası ve yazılası binlerce konu varken toplumla çelişebileceğim konularla uğraşmak bana uzak bir şey.

İşin doğrusu ben de zaman zaman onaylanmak ve sevilmek istiyorum, karanlıkla uğraşmak istemiyorum.

Bu belki yanlış belki doğru ama samimi olarak düşüncem böyle. Bazen duygularımız düşüncelerimizin önünde gider işte o zaman daha çok hata yaparız. Bazen duyguların etkisinde kalır düşünceler.

Her duygumuz  gerçektir anlaşılabilir  olmak zorunda değilidir. Benim bazı duygularım da kıyıda köşede kalmaya mahkum ama tecrübeyle sabit olanları açıklamasam da içimde tutarım ve yakınlarımla paylaşırım hepimizin yaptığı gibi.

Taç Bafra - Yazar dediğin atar

Yazar dediğin atar – Taç Bafra

TUTKU ANAHTAR KELİME

Tutkuyla yazan insanlara, aslında her işi tutkuyla yapan insanlara her zaman özenmişimdir. Çok üreten, kaliteli üreten çalışkan sabırlı, geldiği yeri bilerek hazmederek ilerleyen insanlara da her zaman özenmişimdir.

Zaman zaman  tutkuyla yazmaya sarılıyorum. Ama bazen de pilim bitiyor bir tükeniş içine giriyorum. Öyle zamanlarda sanki onlarca  sayfayı yazan ben değilmişim gibi bir duyguya kapılıyorum. Ve içimde dönen  kıyıcı çarklar beni etkisi altına alıyor düşüncelerimi liğme liğme ediyor hasta gibi yarı ölü oluyorum.

Depresyon sanırım bu ama öyle de değil sanki bir çeşit tükenmişliK hali. Sonra bu bir iki gün sürüyor, sayfalarca yazdığım romandaki karakterlerin bile isimlerini unutuyorum. Genel hikaye aklımda kalıyor.

Tekrar yazmaya oturduğumda notlarımı kontrol etmek zorunda kalıyorum. İyi ki o notları alıyorum. Aman tanrım ne zormuş roman yazmak, ben ne ağır bir taşın altına elimi sokmuşum. Ama kahramanlarımı seviyorum özellikler saf ve iyimser olanları onların hatırına yazmaya devam ediyorum.

Onlar da olmasa tam bir tutunamayanım. Sonra en iyi yaptığım şeyin yazmak olduğunu bildiğimden kendimle cedelleşmemi askıya alıp yazmaya koyuluyorum. Ben öyle okul birinciliklerine sahip biri değilim ama normal insanların üstünde heyecanlı ve duyarlı biriyim.

Bu beni yaratmaya itiyor ve iyinin ne olduğunu biliyor ve hissediyorum bu da benim gibi biri için yeterli diye düşünüyorum.

Bütün bunları yazıyorum çünkü bir gün beni okuyan biri bir şeyler yazmaya karar verirse ki versin bu beni çok mutlu eder yalnız olmadığını düşünsün, sıradan insanlar da yazar ve başarılı olur.

HER İNSAN BİRİCİK VE ÖZELDİR

Çünkü biz insanlar 1 milyon yıl içinde tekabül etmiş süper varlıklarız, özel ve değerli olduğumuzu sürekli başkalarının da söylemesine veya bir takım kurum ve kuruluşlardan alınan rakamlarla değerlendirilmesine hiç gerek de yok.

Herkes yazabilir, düşünen herkes üretebilir. Tek şartı düşünmek ve okumak ve yenilikçi olmaktır. Yenilikçi olmak gerekir çünkü çağı anlamak gerekir, gençleri anlamak gerekir, toplumun genel geçer değerlerinin nereye gittiğini, grupların eğilimlerini, teknolojik yenilikleri bilmek, fark etmek gerekir.

Bunun yanında tarih bilinci, insanı insan yapan duyguların değişmezliğinin ya da değişmemesi gerektiğinin farkında olmak gerekir. Ama yine söylüyorum bana göre yazmak sancılı bir iştir.

Yazmaya başlarken  büyük yükler altına girilmemeli benim yaptığım gibi, tavsiye etmem bunu. Ufak ufak çalışmalar yaratın ve küçük adımlarla ilerleyin.

Şöyle söyleyeyim romanımın sonuna yaklaşmaya çalışıyorum ama o son benden gittikçe uzaklaşıyor gibi geliyor, sürekli yeni karekterler romana girip çıkıyor. Ama o son nedense gözümün önüne bir türlü gelmiyor.

Bunun sebebini henüz anlamış değilim. Her seferinde bir kaosun içine düşmekten mantık hataları yapmaktan korktuğum için tekrar tekrar okumalar yapıyorum. Ama çok şükür şu ana kadar böyle bir sorun olmadığını görebiliyorum.

Taç Bafra - Her insan biricik ve özeldir

Her insan biricik ve özeldir – Taç Bafra

Çalışma akıcı bir şekilde ilerliyor ama benim içimdeki duygular o kadar güzel akmıyor. Demek ki yazarken bir nevi kendimi aşmanın, aşkın olanı gerçekleştirmenin acısını çekiyorum.

Belki bundan bir yıl sonra sebat edip yazmaya devam ettiğimde içimdeki derin karmaşa sona erecek ve düz kesintisiz kenarları çiçekli bir yolda bulacağım kendimi.

Söz uçar yazı kalır demişler, günümüzde sözler de arşivlerde kalıyor. Güzel bir ülkede yaşıyoruz, ve her geçen gün okur sayısının arttığına inanıyorum, inanmak istiyorum ve böylece yazmak daha çok insanın yaşam biçimi olsun diliyorum.

Yazımın başında da söylediğim gibi sevgi her şeyden önce gelir, kalbinizden sevgi eksik olmasın, bir çocuk gibi sevin dünyayı neşeyle ve güzelliklerle..

Yazmak ve Yaşamak - Taç Bafra

Taç Bafra – Yazmak ve Yaşamak

Yazmak ve Yaşamak | Taç Bafra

Blog, Taç Bafra

One thought on “Yazmak ve Yaşamak

Bir yanıt yazın