İş Bankası’ndan “Bankamatik Sorumlusu” Dersi

iş bankasından bankamatik sorumlusu dersi

Milyonluk Bütçelere Taş Çıkartan Bir Kedi Evi: İş Bankası’ndan “Bankamatik Sorumlusu” Dersi

Pazarlama dünyasında başarı genellikle devasa medya bütçeleri, ünlü yüzlerin oynadığı prodüksiyonlar ve aylarca süren kampanya lansmanları ile ölçülür. Ancak bazen, sokağın sesini dinlemek ve küçücük bir dokunuş yapmak, milyonlarca liralık reklamlardan daha büyük bir etki yaratabilir. İşte İş Bankası’nın bir ATM önünde hayata geçirdiği ve “reklam” yapmadan “iletişim” kurmayı başardığı o samimi hikayenin pazarlama analizi.

iş bankası kedi evi sorumluluk dersi

Sokaktaki İçgörüyü Yakalamak

İstanbul’da yaşayanlar veya yolu Türkiye’nin büyük şehirlerine düşenler bu manzaraya aşinadır: Soğuk kış günlerinde ATM’lerin klavyesi üzerinde veya hemen yanı başında ısınmaya çalışan bir sokak kedisi mutlaka vardır. Bu, hayatın o kadar içinden, o kadar “olağan” bir karedir ki, çoğu insan yanından geçip gider. Ancak güçlü pazarlama, tam olarak burada devreye girer: Bakmak ile görmek arasındaki farkta.

İş Bankası, bu olağan akışı görmezden gelmek yerine onu sahiplenmeyi seçti. ATM’nin yanına kediler için kırmızı, markayla özdeşleşmiş minik bir kulübe koydu. Üzerine ise tek cümlelik, gülümseten bir kurumsal kimlik notu düştü: “Bankamatik Sorumlusu”.

iş bankasından sorumluluk dersi

Reklama Değil, İletişime Çevirmek

“İş Bankası bu sahneyi reklama çevirmedi, iletişime çevirdi.”

Geleneksel reklamcılıkta marka kendi hikayesini anlatır, tüketicinin bunu dinlemesini bekler. İletişimde ise marka, tüketicinin veya toplumun hikayesine ortak olur. Banka bu hamlesiyle herhangi bir reklam filmi çekmedi, medya satın alması yapmadı veya görkemli bir lansman düzenlemedi. Sadece sokağın bir gerçeğine, “iyi niyetli” bir çözüm üretti.

Sonuç ne oldu?

  • Sıfır Medya Bütçesi: Para harcanarak elde edilemeyecek bir organik görünürlük sağlandı.

  • Samimiyet: Tüketici nezdinde “soğuk finans kurumu” algısı yerine, “hayata dokunan samimi marka” algısı güçlendi.

  • Viral Etki: İnsanlar bu hikayeyi kendi istekleriyle sosyal medyada paylaşarak markanın elçisi oldular.

iş bankası

“Anlatmak” Yerine “Yapmak”

Dijital çağda tüketiciler artık markaların ne söylediğine değil, ne yaptığına bakıyor. Görsellerdeki analizde belirtildiği gibi; güçlü iletişim her zaman bir şeyleri uzun uzun anlatmakla değil, bazen sadece doğru şeyi yapmakla kurulur.

Bazen en iyi kampanya:

  • Büyük bütçe değildir.

  • Büyük prodüksiyon değildir.

  • Çevreyi fark etmektir.

  • Küçük detaylara önem vermektir.

Pazarlamada en güçlü içgörülerin toplantı odalarında veya karmaşık data analizlerinde değil; bazen sadece sokakta, hayatın doğal akışında saklı olduğunu bu örnekle net bir şekilde görüyoruz.

iş bankasından atm sorumlusu kedisi

İş Bankası’nın “Bankamatik Sorumlusu” hamlesi, modern pazarlama için bir vaka analizi niteliğindedir. Bu örnek bize şunu hatırlatıyor: Markanızın sesi ne kadar gür çıkarsa çıksın, eğer sokağın fısıltısını duymuyorsanız eksiksiniz demektir.

Peki, sizin markanız sadece “anlatıyor” mu, yoksa etrafına gerçekten “bakıp” orada olan biteni fark ediyor mu? Çünkü fark eden markalar, sadece müşteri değil, gönül de kazanıyor.

Bu ilham verici hikayenin orijinal paylaşımına ve detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Önceki Makale

Volvo “Epic Split”: Reklamcılıkta Gösterme Sanatı