Matthew Wilcock, sıradan video görüntülerini eşsiz bestelere dönüştürerek sosyal medyada dijital sanat kavramına işitsel ve görsel yeni bir boyut kazandırıyor.
Sosyal medya akışımızda her gün yüzlerce video görüyoruz; ancak Matthew Wilcock’ın paylaşımları, izleyiciye sadece bir görüntü değil, bir “deneyim” sunuyor. Otoyol trafiği, uçan kuşlar veya metro istasyonunda yürüyen insanlar… Wilcock için hepsi, dijital sanat üretiminin birer parçası.

Videoların Üzerine İşlenen Notalar
Wilcock, çevresindeki hareketleri izleyerek ürettiği besteleri, doğrudan videonun üzerine senkronize ederek paylaşıyor. Bu teknik, izleyicinin videodaki her hareketi bir müzik notasıyla eşleştirmesini sağlıyor. Özellikle “Motorway Cycles 001” videosuyla dikkat çeken sanatçı, görüntülerin çıktısını değiştirmek yerine, onları işitsel bir estetikle yeniden yorumluyor.

Sosyal ve Politik Dokunuşlar
Sadece estetik kaygılarla değil, hikaye anlatıcılığıyla da öne çıkan Wilcock; göz ardı edilen mekanların ve insanların hikayelerine odaklanıyor. Metro platformunda yürüyen insanların ayak seslerinin kesişiminden yola çıkarak oluşturduğu ritimler, dijital sanatın hayatın ne kadar içinde olabileceğini gösteriyor. Teknelerin salınımı ve aralarındaki mesafeleri kullanarak yarattığı melodiler ise, doğadaki gizli desenleri teknoloji aracılığıyla görünür kılıyor.
Siz de bu işitsel ve görsel yolculuğa tanıklık etmek isterseniz, sanatçıyı Instagram üzerinden takip edebilirsiniz.
Dijital dönüşüm ve değişimler hakkında yeni haberleri yakından takip etmek için tıklayın.